
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’nin coğrafi açıdan kenelerin çoğalmasına elverişli koşullara sahip bir ülke olduğu belirtildi.
Kenelerin yoğun olarak hayvancılığın yapıldığı ve otlakların bulunduğu yerlerde görüldüğü vurgulanarak, şunlar kaydedildi:
“HASTALIĞA YOL AÇTIĞINA DAİR BİLİMSEL BİR VERİ YOK”
Açıklamada, Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği referans laboratuvarlarda tanının konulduğu, hasta sevki ve hastalığın tedavisi için 19 bölgedeki merkezlerin görev yaptığı belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:
“Tokat’ta tespit edildiği ifade edilen ‘Haemaphysalis longicornis’ türü keneler Doğu Asya’ya özgüdür. Bu kene türünün on ülkede, ağırlıklı olarak Doğu Asya, ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda’da bulunduğu bildirilmiştir. İnsanlara KKKA virüsünü taşıdığına, KKKA hastalığına neden olduğuna ya da bölgede bu hastalığın dışında başka bir hastalığa yol açtığına dair bilimsel bir veri yoktur. Bu kene türü ile ilgili yapılacak çalışmalara yönelik değerlendirmelerimiz devam etmektedir.”
“HASTAYLA TEMAS EDEN KİŞİLER ÖNLEM ALMALI”
Kene türüne göre alınacak bireysel önlemlerin ise farklılık göstermediğine dikkat çekilerek, şu bilgilere yer verildi:
“Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde vücutta (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dâhil) kene olup olmadığı kontrol edilmelidir. Vücuda kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden, uygun bir malzeme (cımbız, eldiven, bez ve naylon poşet gibi) ile kene çıkarılmalı ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Hastalığa yakalanan kişilerin kan ve vücut sıvıları ile hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişilerin gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske vb.) alması gereklidir.”