
DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Son Mühür TV ekranlarında yayınlanan Sıcak Bakış programında 1 Mayıs İşçi Bayramı’na dair önemli mesajlar verdi. Sarı, “Türkiye’de üç konfederasyonun ve demokratik kitle örgütlerinin bir araya geldiği tek il İzmir. Bu yıl 1 Mayıs çok daha kitlesel, çok daha anlamlı olacak” dedi. “İzmir, kitlesel bir dayanışma mesajı verecek” 1 Mayıs’ta İzmir’de kitlesel bir dayanışma mesajı verileceğini ifade eden Sarı; “İzmir’de 1 Mayıs’ı Türkiye’nin 81 ilinde olmayan bir hale dönüştürdük. Örnek veriyorum üç tane işçi konfederasyonu var. Herkes ayrı ayrı yerlerde kutlar ama İzmir’de DİSK, Türk-İş, Türk Tabipleri Birliği, TMMOB, İzmir Barosu ve KESK olmak üzere yani var olan bütün konfederasyonlar ile 1 Mayıs’ı kutlayan tek il İzmir’dir. Çünkü İzmir’in demokratik yapısı tam da buna uygun. Türkiye’deki adaletsizliğin, hukuksuzluğun arttığı, hukukun gerçekten yok sayıldığı günler yaşıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’na yapılan operasyon bu kentte seçilmiş birinin sabahın köründe gözaltına alınması, hiçbir hukuk devletine yakışmaz, sığmaz. Asıl oradaki ince küçük hikaye şu; diplomasının iptal edilmesi. Şimdi bugün üniversite öğrencileri sokakta ayakta direniyor diye herkes işte havuz medyası da kendi politikalarına göre öğrencileri suçluyor, başka şeyler yapıyor. Ama öğrenciler şu konuda haklı. Uzun zaman okumuş, dört sene beş sene emek harcamış ve bir üniversite diploması almış ve bununla birlikte iş hayatına atılmayı bekleyen bir sürü üniversite öğrencisi var. Şimdi diyor ki yarın iktidarın üç tane adamı yan yana gelip benim diplomamı iptal ederse benim emeğime yazık değil mi? Politik anlamına bakmıyorlar. Sadece kendi gelecekleriyle ilgili kaygı ve düşünceleri var. Bugün işsizliğin yüzde 25’i üniversite gençlerinden oluşuyor. Üniversite gençleri artık gelecekten bir umut bulamadığı için bu haksızlığa, hukuksuzluğa bir bahane olarak gösterdikleri hikayeyi bugün sokaklara taşımaya başladılar. O yüzden İzmir 1 Mayıs’ını el ele, kol kola haydi 1 Mayıs’a, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı barışın, adaletin ve laikliğin yanında olacağız şiarıyla bir çalışma yaptık” diye konuştu. “Bu 1 Mayıs diğerlerinden çok farklı olacak” “İzmir 1 Mayıs’ının çok kitlesel olacağını düşünüyoruz” diyen Sarı, program hakkında da bilgi verdi. Sarı; “Yaşananlar, bu sıkıntılar, her faturanın emekçiye kesilmesi, çocuk işçiliğinde birinci sırada olmamız, toplu görev yasaklarının gün gibi aşikar olduğu bir kararname ile görevlerin iptal edildiği ama buna rağmen direnen işçilerin hakları için mücadelenin olduğu bir dönemde bu 1 Mayıs diğerlerinden çok farklı olacak. İzmir’de 1 Mayıs dört koldan Gündoğdu Meydan’ında saat 13:00’da başlayacak, 11:00’da yürüyüşler başlayacak. Birinci kolumuz Borsa ve Cumhuriyet Meydanı, ikinci kolumuz Basmane Gar’dan Ticaret Odası’nın oradan girilecek, üçüncü kol odalarımız Kıbrıs Şehitleri’nden gelip Gündoğdu’dan girecek, dördüncü kolumuzda Liman Caddesi’nden girecek. Yani Gündoğdu’ya dört koldan akın akın binlerce işçiler, emekçiler, işsizler, emekliler, çiftçiler gelecek. Ve en önemlisi biraz önce bahsettiğim üniversiteli gençlerin kitlesel bir biçimde 1 Mayıs alanlarında olacağını düşünüyoruz. Konuşmalar vesaire bittikten sonra da tam da günümüze denk gelen burada rahmetli Edip Akbayram’ı kaybetmiştik onu da yad etmiş olalım İlkay Akkaya ile sahnede olurlardı. İlkay Akkaya konseri ile de 1 Mayıs’ı taçlandıracağız” açıklamasında bulundu. “2 gün genel grev yapalım” Türkiye’de çalışan emekçilerin yılda 123 gününü devlete çalıştığını belirten Sarı, emekçilerin ve küçük işletmelerin birleşik mücadeleyle sesini duyurabilmesi için “iki günlük genel grev” önerdi. Sarı; “Bizim hesaplarımıza göre DİSK’in hesaplarına göre araştırmasına göre der ki, çalışan bir emekçi 365 çalışıyorsa, bunun 123 gününü devlete çalışıyor. Yani üçte biri biz çalışmadan kazandığımız paranın üçte biri otomatikman devletin kasasına gidiyor. İşçiler sadece emeğinin haklarını ve gücünü toparlamak, yan yana gelmek için birleşik bir mücadeleyi seçmek zorundalar. Koca koca sloganlar atıyoruz, birleşe birleşe kazanacağız diye birleşebilmek için tek renk olalım, tek ses olalım bu ülkedeki tüm ezilenlerin adına hep birlikte 2 gün genel grev yapalım. Esnaflar yani küçük KOBİ’ler dediğimiz dahil olmak üzere ülkenin genelinde kahveler açılmasın mesela kafeler açmasın, işçiler 2 gün işe gitmesin. Biz o zaman istediklerimizi alabiliyor muyuz, alamıyor muyuz bunu görürüz. Türkiye’nin yüzde 65’i asgari ücret ve bir miktar üzerinde çalışıyor ama örgütsüz. Asgari ücret görüşmelerine örgütlü sendikası olmadığı için Türkiye’nin büyük sendikası devreye giriyor ama etkisi yok. Asgari ücretliler örgütlenmiş olsa kendi sendikalarıyla bizim biraz önce bahsettiğimiz gibi girseler 22 bin lira almazlar” dedi.