Yozgat Boğazlıyan T Tipi Kapalı Cezaevinde kaldığı 22 kişilik koğuşta asılı olarak bulunduğu söylenen Okan Özgül’ün ailesi suç duyurusunda bulundu.
İzmir Menemen Helvacı Cezaevinde 3 ay kaldıktan sonra Yozgat Boğazlıyan T Tipi Kapalı Cezaevine götürülen hükümlü Okan Özgül’ün, 2 Mart günü sabaha karşı koğuşunda asılı olarak bulunduğu, cezaevi yönetimi tarafından ailesine bildirildi. Görüşüne gitmeye hazırlanırken çocuklarının tabutunu alan aile, Özgül’ün cenazesini 4 Mart’ta Aliağa Mezarlığında toprağa verdi.
Uyuşturucu bulundurmaktan 20 ay hüküm giyen 30 yaşındaki Özgül’ün ailesi, çocuklarının kendisini asmış olabileceğine inanmadıklarını, ölümünün şüpheli olduğunu belirterek Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile Boğazlıyan Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Aliağa’daki evlerinde görüştüğümüz Okan Özgül’ün ailesi, çocuklarının ekimin sonuna doğru girdiği Helvacı’daki cezaevinden kapasite doluluğu gerekçesi ile 3 ay sonra, kendilerine de haber verilmeden Yozgat’taki cezaevine gönderildiğini anlattı. Otopsi sonuncunun henüz çıkmadığını ifade eden aile, çocuklarının ölümüyle ilgili kafalarında pek çok soru işareti olduğunu, bunlar aydınlatılmadan olayın peşini bırakmayacaklarını belirtti.
‘KARDEŞİMİN YEMEK YEMEDİĞİNİ SÖYLEMEDİLER’
Özgül’ün ablası Gamze Doğru, kardeşinin buradaki cezaevinde kalırken iyi olduğunu, bir sıkıntısı olmadığını dile getirerek, “Ne olduysa Yozgat’ta başladı. Beni aradı, ‘Orası iyi mi?’ dedim, ‘Değil abla’ dedi. Martın 4’ünde görüşü vardı. Anneme, babama bilet almıştık, açık görüşe gideceklerdi. Ayın 2’sinde saat 11.01’de gardiyan beni aradı. Kardeşimin kendisini astığını söyledi, nevresimle asmış, 22 kişilik koğuşta, sabaha karşı. Bunu söylediler” dedi.
Yozgat’taki cezaevine gittiklerinde cezaların bölüm bölüm ayrılması gerekirken uyuşturucu, gasp ve cinayet suçundan yatanların hepsinin aynı koğuşta tutulduğunu öğrendiklerini belirten Doğru, “Kardeşimin cezası azdı. Orada cinayetten müebbet alanlarla birlikte kalıyormuş. Bir haftadan fazladır yemek yemediğini öğrendik. Koğuştaki arkadaşlarının, başgardiyanın kendisi ile ilgilendiği söylendi. Madem ilgileniyorlardı niye bize haber verilmediler, ‘Kardeşinizin durumu kötü, gelin’ niye demediler? Savcılıktan koğuş arkadaşı ile açık görüş talep ettim, kapalı görüşe izin verdiler. Koğuş arkadaşı ‘Herkesten uzakta idi, yemek yemiyordu’ dedi. Kardeşimi dışladılar, bir şey yaptılar diye düşünüyorum. Dersimli, Alevi olduğumuz için de dışlamış olabilirler” diye konuştu.
‘SANDALYESİNİN DEVRİLMEDİĞİNİ SÖYLEDİLER’
Cezaevi müdürünün “Sandalyesi bile düşmemiş” dediğini söyleyen Gamze Doğru, “Kardeşimin boyu 1.80’di. Tek kişilik nevresimle, dubleks tarzındaki koğuşta merdiven boşluğuna astığı söyleniyor. Sandalye de devrilmemiş. Nasıl ölebilir?” diye sordu. Kardeşinin ölümünden önce akşam saatinde koğuşta büyük bir kavga yaşandığı bilgisini edindiklerini ancak cezaevi yönetiminin kendilerine bundan bahsetmediğini anlatan Doğru, kamera kayıtlarının izlenmesini, telefon görüşmelerinin dinlenmesini, koğuş arkadaşlarının hepsinin ifadesinin alınmasını talep ettiklerini belirtti.
Kardeşi asılı halde bulunduktan sonra koğuştakiler tarafından bulunduğu yerden indirildiğini söyleyen Doğru, “Neden indirdiler ki? Savcının gelip nasıl olduğuna bakması gerekiyordu” dedi. Yozgat’taki cezaevinin bölge halkı arasında sürgün yeri olarak bilindiğini dile getiren Doğru, “Kardeşim Menemen’deki cezaevinde kalabalıktan dolayı yerde yatıyordu. Yozgat’ta da yerde yatıyormuş yine kalabalıktan. O zaman niye bizden 13 saat uzağa gönderdiler?” diye tepki gösterdi.
‘BENİM ÇOCUĞUM GİBİ BİNLERCESİ VAR’
Sevk sırasında yolda da kardeşine kötü davranıldığını anlatan Doğru, “Kardeşim bir suç işlemişse cezasını çekiyordu. Gençti, daha yaşaması gereken şeyler vardı. Adalet Bakanlığına CİMER’e yazdım, bir ay olacak hiçbir şekilde dönüş yapılmadı. Kardeşim cezaevinden telefonla arıyordu bizi her gün. Ölmeden önceki son 4 gün aramadı. 2 Mart’ta cezaevinden telefon gelince Okan arıyor zannettim. Öldüğünü söylediler. Biz gidemeden kardeşim tabutla geldi” dedi. Gamze Doğru tüm sorumlulardan şikayetçi olduğunu sözlerine ekledi.
Anne Fethiye Taşkın da “Bugün benim canım yanar, yarın başkasının… Ben müdüre, adalet bakanına soruyorum. Benim emanet çocuğum kapıma tabutla geliyorsa bu benim kafamda her türlü soru işaretidir. Ben oy veriyorsam, vergimi ödüyorsam, bu devlet, bu adalet bakanı bana hesap vermek zorunda. Açıklama yapmak zorunda. Benim çocuğum gibi binlerce çocuk var” dedi.
Aile oğullarının asıldığından şüpheleniyor
Ailenin avukatı Sertuğ Köybaşı ise konuyla ilgili adli makamlara şikâyetlerin yapıldığını belirterek, ailesinin Okan Özgül’ün intihar etmediğini, asıldığından şüphelendiğini söyledi. Okan’ın ölümü ile ilgili raporların ve ifadelerin çok tutarlı olmadığını kaydeden Köybaşı, “Konuyla ilgili adli süreç devam ediyor. Biz ilgili makamlardan ölüm nedeninin belirlenmesini istedik. Koğuştaki 17 kişiden sadece ikisinin ifadesi alınmış, o da olaydan 23 gün sonra. Biz, Okan’ın ölümüne sebep olan hususların araştırılmasını, olayın sorumlularının tespit edilmesini, koğuştaki mahkûmların yeniden ifadelerinin alınmasını, olaya ilişkin ihmali olanların tespit edilerek haklarında savcılık makamınca gerekli işlemlerin yapılmasını talep ettik.” Dedi.
HABER:Hasan POLAT