Seni sensiz sevmeyi öğrettin bana.
Bu aşktan alışıp yanmayı, seni sensiz yaşamayı öğrettin bana…
Gözümde yaş oldun.
Yalnızlıkta gözlerimi kapatıyorum ve sana kavuşuyorum.
Sensiz kalan Dünyamı, seninle yaşıyorum.
Yanaklarımdan akan gözyaşlarımı avuçlarımın içine alıyorum.
Alıyorum, gözyaşlarimla sana, sana kavuşuyorum.
Kalbimde taş, oldun.
Sensizlikten paramparça olmuş kalbimi avutamıyorum .
Gözyaşlarım da bu taşı eritemiyor.
Taş mı aşk, yoksa gözyaşı mı ?
Bilmiyorum.
Sorular, cevapsız kalmış.
Cevapsız kalan sorular, sensizlikten kayboluyor.
Bu ne aşk, bu ne özlem?
Alıştım sensiz yaşamaya.
Gözyaşlarımda sana kavuşmaya.
Yanımda, kollarımın arasında değil, dilimin ucunda, gözlerimin içinde, tenim gibi bir o yanda, bir bu yanda.
Nereye bakıyorsam, seni orada görmeye alıştırdın beni .
Alıştırdın beni, seni sensiz sevmeye.
Akşamları seni düşünyorum,
seninle geziyorum, elinden tutuyorum , hayallerimde sana kavuşuyorum.
Ve Dünyalar benim oluyur.
Gözlerim yollara bakıyor, özlemde her zaman…
Seni beklemeye her yerde, her şeyde,
seni sensiz görmeye, seviyorum kelimesini,
sana yok, resmine söylemeğe, alıştırdın beni.
Her şeyi böyle sensiz yapmayı öğretdin bana.
Seni sensiz sevmeyi öğrettin bana.
Bu aşktan alışıp yanmayı,
Seni sensiz yaşamağı öğrettin bana…
GAZETECİ YAZAR: Anfisa Zinyeddin